Evet arkadaşlar yavaş yavaş yazılarımızın sonuna geldik. Biz bu süreçte çok fazla şey öğrenip Ankara’yı karış karış gezdik. Herkeste farklı hisler bırakan bu şehir araştırdıkça, sordukça tarihi ve doğal güzellikleriyle bizi kendine daha da bir çekti. Umarız siz de bizim hissettiğimiz gibi hissetmişsinizdir. Sizlere de bildiğimiz her şeyi elimizden geldiğince aktarmaya çalıştık. Siz evlerinizdeyken biz adeta sokak bekçisi gibi sizlerle keyifli bir yolculuğa çıktık.
Her şehrin kendine has bir büyüsü vardır elbet ama başkentin her yerindeki eski anıları canlandırıp kendimizi de bu anılar içinde yürürken bulduğumuzda daha da büyülendik. Yolculuğumuz sona erse de istediğiniz zaman bakmanız için hatta yolunuzu kaybetmemeniz için haritalarla ve yazılarımızla sizi baş başa bırakıyoruz. Bu yolculukta bizi yalnız bırakmadığınız için teşekkürü borç biliriz. Kendinize çok iyi bakın ve sağlıkla kalın.
0 Comments
Merhaba Arkadaşlar bu yazımızda sizler için Tunalı Hilmi Caddesi'ne gittik ve sizin için birçok şeyi derledik. Siz de eğer bizimle bu yolculukta Tunalı Hilmi hakkında bilgi edinmek isterseniz sayfayı aşağı çekip merak ettiğiniz ne varsa öğrenebilirsiniz. Şimdiden keyifli okumalar.
Meşhur Tunalı Hilmi Caddesi'ni Bir de Bizimle Gezin..
Merhaba sevgili Ankara sevdalısı okurlarımız, bu yazımızda, bir önceki yazımızda haberini verdiğimiz Ankara’nın en meşhur en eski caddesi olan Tunalı Hilmi caddesini anlatacağız. Her adımında farklı bir tarih taşıyan, Ankara’da yaşayan, yaşamayan herkesin en az bir kere de olsa gelip gezdiği, yolunun düştüğü bir yer Tunalı Hilmi Caddesi. Adım adım nerede ne var hepsini anlatacağımız bu serüvenimizde öncelikle caddeyi yakından tanıyalım. Ankara’nın Kavaklıdere semti, Çankaya ilçesine bağlı olan Tunalı Hilmi caddesi ismini TBMM üyesiTunalı Hilmi Bey’den alıyor. Tunalı Hilmi Bey 1871 yılında Bulgaristan’da doğmuştur. Kendisi Türkçülük ve Jön Türk hareketinin öncüleri arasında bulunan bir siyaset insanıdır. Tunalı Hilmi bey yenilikçi siyasetçiliğinin yanı sıra işçi, köylü ve kadın hakları savunucusudur. Zamanında kendisine ve ailesine yapılan siyasi baskılar nedeniyle Amerika Birleşik Devletleri, İspanya ve Mısır’da yaşamak zorunda bırakılmış ve 2. Abdülhamit’in tahttan indirilmesinin ardından İstanbul’a geri dönmüştür. Bu denli önemli olaylara öncülük eden bir siyasetçi olması sebebiyle ismi Ankara’mızın bu güzide caddesine verilmiş. İki yanı çeşitli dükkanlarla çevrili, yıllara meydan okuyan pasajlara ev sahipliği yapan ve Ankara’nın en sembol parkı olan Kuğulu Park’ın da bulunduğu bu caddenin, ismini aldığı Tunalı Hilmi Bey gibi hareketli, yenilikçi ve her kesimi kucaklayıcı bir ruhu olduğunu söyleyebiliriz. Tunalı Hilmi caddesi trafiğe açık bir cadde dolayısıyla hem yaya hem araç trafiğinin yoğun olduğu bir cadde. Caddenin en başında meşhur Kuğulu Park'ı göreceksiniz. Kalabalığa, gürültülü caddeye adım atmadan Kuğulu’da oturup belir sıcak bir simitle keyif yapabilirsiniz. Alışveriş yapabileceğiniz farklı birçok mağaza, adım başı işlerinizi kolaylıkla halledebileceğiniz bankalar ve yıllardır hem lezzetiyle hem ismiyle caddenin simgelerinden olan kafe ve restoranlar bulunan uzun bir cadde burası. Fotoğraflarda da görebileceğiniz gibi bir çok bina yerini korumaya devam ediyor. Hatta eski adıyla Vakıflar Bankası yeni adıyla Vakıfbank bile aynı binada hizmet vermeye devam ediyor. Açıkçası bizi de en çok etkileyen bu oldu. Cadde neredeyse hala aynı cadde. O ruh, insanı ve enerjisi sanki hiç değişmemiş gibi. Elbette tek bir yazıda size Tunalı Hilmi’yi anlatmak yeterli olmayacağı için, adım adım caddeyi tanıtacağımız bir sonraki yazımızda bizimle beraber olmayı unutmayın.
Tunalı Hilmi'de Nerede Ne Var?
Kuğulu Park, Ankara'nın Kavaklıdere semtinde bulunan doğayla iç içe olabileceğiniz çok güzel bir park. Tunalı Hilmi Caddesi, Atatürk Bulvarı ve Polonya Caddesi'nin arasında bulunan Kavaklıdere, adını o bölgede bulunan kavaklardan ve Kuğulu Park’ın içinde akan dereden alıyor. 1958 yılında Ankara Belediyesi tarafından park haline getirilen yer uzunca bir süre rağbet görmemiş. Şimdilerde ise burası resmen Ankara’nın kalbi, gün içinde oldukça kalabalık. Sadece Ankara'da yaşayanlar değil başka illerden de yaz kış hatrı sayılır sayıda ziyaretçisi var Kuğulu Park'ın. 1973 yılında bu parkı Ankara halkına kazandırmak isteyen belediye başkanı Vedat Dalokay’ın yaptığı düzenlemelerle park nihayet hakettiği üne kavuşmuş durumda. Peki ya Kuğulu ismi nereden geliyor derseniz tabii ki parkın içinde yer alan kuğulardan. Parkın kurulduğu ilk senelerde Viyana belediyesi tarafından hediye edilen kuğularla adını Kuğulu Park olarak almıştır. Ancak kuğuların hikayesinin biraz acı bir tarafının da olduğunu öğrendik. Buradaki kuğuları Seğmenler Parkı’na götürmüşler ancak Kuğulu Park'a çok alışan kuğular geri dönmek için uçarken araba, bina ve ağaçlara çarpıp ölmüşler. Bunun üzerine Çin hükümeti hala Kuğulu Park'ta gördüğümüz siyah kuğuları göndermiş. Siyah kuğular Park'a ayrı bir hava katmış demekten kendimizi alamadık doğrusu. Gelelim biraz da yakın tarihe. 2007 yılında Park'ın yanına bir alt geçit yapılmak isteniyor ve bu da Kuğulu Park’ın kaldırılacağı hakkındaki dedikoduların halk arasında yayılmasına sebep oluyor. Bu girişimden önce halk da tedbirini alıp protestolarla Park'ın kaldırılma fikrine karşı çıkıyor. Yapılan protestolar amacına ulaşmış olacak ki bugün her yaştan her kesimden insanın keyifle vakit geçirdiği bir yer olmaya devam ediyor Kuğulu Park. Şimdilerde yirmi dört farklı kuş türü ile bizleri bekleyen parkta bir de kafeterya bulunuyor. Ayrıca Ümit Öztürk’ün 5 Ekim 2008'de tamamladığı eseri olan, caddenin de ismini aldığı Tunalı Hilmi Bey’in heykeli ve Muzaffer Ertoran tarafından 21 Aralık 2008 'de tamamlanan Öpüşenler adlı eser de parkın sanatsever ziyaretçilerini karşılıyor. Şehir hayatının ortasında, yemyeşil ağaçların, akan nehirin üzerinde ahenkle dans eden kuğuların arasında dalıp giderken buluyoruz kendimizi. Ee bu kadar nehir, ağaçlar kuğular demişken yavaştan karnımızın da acıktığını hissediyor ve Kıtır'a doğru yol alıyoruz.
Tunalı Hilmi’nin en eski mekanlarından bir tanesinde karnımızı doyurmaya geldik. Burası sanki değişen zamana karşı direnerek yılların tecrübesi ve samimiyetiyle kucakladı bizi. Ahşaptan yapılmış masa ve sandalyeler bizleri yıllar önceki Türkiye’ye götürdü. Havalandırmaları ve pervaneleri bile o zamandan kalmış. Biz buraya gelmenin heyecanıyla tüm gördüklerimizi sizinle paylaştık ancak gelelim biraz da Kıtır'ın tarihine. Demiştik ya burası gerçekten Ankara’nın en eski restoranlarından bir tanesi. Hatta o kadar eski ki kırk senedir aynı yerinde duruyormuş. Mekan sahibiyle ettiğimiz muhabbette burasının kendileri için babadan oğula geçen ve korumak istedikleri bir miras olduğunu söylediler. Emanete bu kadar sahip çıkmaları, lezzet sırlarını seneler boyunca nasıl koruyup gelecek nesillere aktardıklarını gösteriyor. Gelelim menülerine, burada yiyebileceğiniz çeşit sayısı çok fazla. Sandviçlerden kokoreçe, pizzadan kızarmış tavuğa kadar birçok farklı yemeği bulabilirsiniz. Fiyatları on ile otuz üç lira arasında değişiyor. Ne çok ucuz ne de çok pahalı diyebileceğimiz bir mekan. Ayrıca her gün 9.30 ile 20.30 arasında hizmet vermeye devam ediyor. İçeceklerde ise hem alkollü hem de alkolsüz seçenekleriyle gelen tüm müşterilerinin isteklerini fazlasıyla karşılayan bir yer Kıtır ama bizim size naçizane önerimiz buraya gelip kokorecini tatmadan gitmeyin. Gerçi buralara gelen ziyaretçilerin değerlendirmelerine göre, en çok etkilendikleri şeyin ambiyans olduğunu öğreniyoruz. Siz de eğer kırk senelik tecrübesiyle ve modern zamana ayak uydurmayan mekan dizaynı ile kendinizi anne babanızın hatta belki onların anne ve babalarının gençliğindeymiş gibi hissetmek isterseniz size hemen Kıtır'a gitmeyi öneriyoruz. Karnımız doydu peki ya ruhumuz? Hazırsanız turumuza Çankaya Sahne ile devam ediyoruz..
Gelelim Çankaya Sahne’ye. Tunalı Hilmi’nin biraz yukarısına çıkınca, Ankara'ya ve bütün Ankaralı sanatseverlere kazandırılan Çankaya Sahne'yi görebilirsiniz. Sahne, Bizim Evin Halleri ile eskiden herkesin evine konuk olmuş kıymetli oyuncu Mehmet Atay tarafından 2019'da kurulmuş. Bizim de burayla ilk tanışmamız henüz korona yokken, arkadaşımız Cansu Akgöz'ün "Mihriban" karakterini canlandırdığı "Toros Canavarı" adlı tiyatro prömiyerini izlemeye gelmemizle oldu. Tiyatronun sahibi de oraya o kadar sahip çıkıyor ki her oyunu bizzat izlemeye geliyor. Biz de oyun sonunda onunla sohbet etme fırsatı yakalamıştık. Mehmet Atay dedi ki "Tunalı Hilmi çocukluğundan beri benim için çok önemli bir yer ve Çankaya Sahne'nin tekrar aktif bir sanat merkezi haline gelmesinden dolayı çok mutlu oldum". Tiyatroya gözü gibi bakıyor Mehmet Atay. Gelelim biraz da buranın tarihine. Burası öncesinde tiyatro iken daha sonrasında diskoya dönüştürülmüş bir binaymış. Bir gün Mehmet Atay binanın önünden geçerken burası dikkatini çekiyor. Çıkabilecek masraflardan dolayı maliyetlerin yüksek olmasından korksa da camda yazan numarayı arıyor. Günlerce yapılan toplantılar, sabırla beklenilen tadilatlar ve zor da olsa karşılanan maliyetler meyvesini veriyor ve Ankara'ya, sanatın kalbinin attığı yeni bir yer kazandırılmış oluyor. Binanın eski mimarisi bozulmadan dekorasyonunu ve iç dizaynını kendi oğullarıyla birlikte yapmış Mehmet Atay. Yani her taşında bir emek var diyebiliriz Çankaya Sahne'nin. Beş yüz kişilik izleyici kapasitesi olan tiyatro, Ankara’nın sanatı doruklarda yaşayabileceğiniz mekanları arasında yer alıyor.
Çankaya Sahne'den çıktıktan sonra rotamızı Atatürk Bulvarı ileİran Caddesi arasında kalan Seğmenler Parkı’na çeviriyoruz. 1983 yılında açılan ve ziyaretçilerinin keyifli vakit geçirmesi için tasarlanan bir park burası. Günün 14 saati açık Seğmenler Parkı yani neredeyse istediğiniz her an gidebilirsiniz. Parka girerken herhangi bir ödeme yapmanıza gerek yok. Belirlenmiş bir yaş sınırı da yok. altmış yedi bin metrekare alanı kaplayan parkın içerisinde çocuk parkı, havuz ve amfi tiyatro bulunuyor. Dolayısıyla parkta ufak çaplı gösteriler ve konserler de düzenlenebiliyor. Parka ilk girdiğinizde buranın tadının ancak yaz aylarında çıkabileceğini düşünebilirsiniz fakat emin olun kışın da bambaşka bir atmosferi var Seğmenler'in. Yani kısaca mevsimi olmayan bir yer diyebiliriz. Seğmenler Parkı da Kuğulu gibi içinde uzun kavaklar ve şırıl şırıl akan bir nehri barındırıyor içinde. Şehrin boğucu havasından kaçıp temiz havayı içinize çekebileceğiniz, akan nehrin şırıltısıyla dinlenebileceğiniz çok keyifli bir yer.
Bugün sizlere stresten uzak yeşillikler ve kuğular içerisinde bulunabileceğiniz Kuğulu Park’ı ve Seğmenler Park’ı ve koronadan sonra ilk fırsatta özlediğimiz hayatımıza tiyatroya giderek dönebileceğimiz Çankaya Sahne’yi tanıttık. Tabii acıkacağınızı da unutmadık ve Ankara’nın en eski restoranlarından bir tanesinde de sizler için yemekler tadıp menülerini tanıttık. Ancak hepsi bu kadar değil biliyorsunuz ki Tunalı Hilmi anlatmakla bitmez biz de size anlatmaya devam ediyoruz.
Merhaba Ankaraseverler, bu sefer sizlere bir yerleri tanıtmak veya anlatmak için değil de sizleri anlamak için bu çalışmamızı yaptık. Sonuçlardan göreceğimiz gibi Ankara’nın sokaklarının her yaş grubuna hitap ettiğini söylesek de bazı sokaklar daha genç bazı sokaklarda ise yaşça daha büyük insanların ilgisini çekmekten kaçamamış.
18 ve 28 yaş aralığı daha çok 7. Caddede yani haritalarda geçen adıyla Aşkabat caddesinde vakitlerini geçirmeyi tercih etmiş. Bahçelievler Ankara’da eğlencenin kalbinin attığı semtlerden bir tanesidir. Bu semti önemli kılan detaylar, orada bulunan cafelerin çeşitliliği ve sokağın hareketliliği olduğuna inanıyoruz. Bu semtin yapılaşmaya başlaması cumhuriyetin ilk yıllarına dayanıyor bu yüzden de Ankara'nın kalbi diyebileceğimiz semtlerden bir tanesi olarak ününü korumaya devam ediyor. Kalabalık olmasının üzerinde de çok durduk çünkü 2009 yılında bile referandum yapılarak caddenin trafiğe kapatılıp kapatılmaması oylanmış. 8 yüz kişiye karşı bini aşkın kişinin kapatılmasın demesi sonucu hem araç hem insan trafiğinin en yoğun olarak görüldüğü caddelerden bir tanesi. Bu yoğunluğun sebebi ise hem semtin yaşanan bir yer olması hem de milli kütüphaneye yakınlığının yanı sıra her türlü değişik konseptte cafenin caddede yer alması. Bu yüzden daha genç yaş grubunun burada vakit geçirmesi için gerekli olan her şeyi bize sunan bir cadde.
Tekrar ankete dönecek olursak Park Caddesi orta yaş grubunun yoğun tercih ettiği bir cadde. Çayyolu’nda bulunan cadde, Bahçeli kadar hareketli olmasa da güzel, akşam yemeklerine ve kahve sohbetlerine ev sahibi olabilecek nitelikte. Aslında burası için Ankara'nın yeni gözde yerlerinden bir tanesi desek yanlış olmaz çünkü son birkaç senedir varlığını ve popülaritesini sürdürüyor. Ankaralılar tarafından çok sevilen ve yıllardır şehrin gözdelerinden biri olarak da bilinen Köroğlu İşkembecisinden, tatlılarıyla ağzınızı tatlandırabileceğiniz Elizin Pastanesine, oradan da kahveleriyle günün tüm yorgunluğunu atabileceğiniz, hem iş hem arkadaş buluşmaları için en uygun caddelerden bir tanesi. Hitap ettiği kesimin yüksek gelirli insanlar olması sebebiyle orta yaştaki insanlara hitap ediyor diyebiliriz. Burası sadece cadde üzerine kurulmuş bir dizi cafeden oluşan bir yer değil. Arka sokaklarında bulunan Gaia Vintage Boutique’deki renkli kıyafetler, pilates stüdyosu ve hatta araba bile satın alabileceğiniz galeriye kadar her şey bulunabiliyor. Bu seçeneklere bakıldığında orta yaşlardaki insanların tercihinin neden buraya odaklandığını daha iyi anlayabiliyoruz.
Son olarak incelediğimiz grup kırk yaş ve üzeri idi. Bu grubun tercihi ise Tunalı Hilmi olmuş. Gerçi kendini genç hisseden ve daima genç kalanların lokasyonu da diyebiliriz burası için çünkü Tunalı Hilmi bize caddede bulabileceğimiz birçok seçenek sunuyor. Jön Türk ve Türkçülük hareketlerinin önde gelen isimlerinden olan Hilmi Bey'in adının verildiği cadde Ankara'nın en işlek yerlerinden bir tanesi. İnsanlar yaş aldıkça eskileri hatırlamak biraz daha doğa ile iç içe olmak istiyor. Kuğulu park ise hem doğayla iç içe olabileceğimiz hem de Ankara simitinin tadını en iyi şekilde alacağımız mekanların başında geliyor. Kıtır adlı mekanın kokoreçleri 40 yılı aşkın tecrübeleri ile bizi çocukluğumuzda tattığımız lezzetleri tekrar denemeye çağırıyor. Ayrıca yol boyu bulunan Ankara’nın meşhur dönercisi Hosta’sıyla, birçok kişinin yolunun düştüğü işhanlarıyla, sokak sanatçılarıyla her tarza ve her yaşa hitap eden bir yer burası. Biraz daha ileri yaşlardaki insanlar bu caddede kendilerini hem Ankara kültürünün içinde hem de doğayla iç içe hissettikleri için diğer sokaklardan daha fazla tercih ediyorlar. Aslında burası hakkında söylenecek çok fazla şey var ancak bir sonraki postumuzda uzun uzun bahsedeceğimiz için şimdilik bu kadarını sizlerle paylaşmak istedik. Tunalı Hilmi caddesi ile ilgili daha detaylı bilgiler paylaşacağımız bir sonraki yazımız için bizi takip etmeyi unutmayın.
Genel olarak şunu söyleyebiliriz ki Ankara’nın bütün cadde ve sokakları her yaştan ve her kesimden insana kucak açıyor bu yüzden anket sonucumuzda çok büyük bir farka ulaşamadık. Bununla beraber, özellikle bazı cadde ve sokakların özellikleri ve sundukları alternatifler açısından belirli bir kitleyi kendine çekebiliyor. Siz de buralara gitmeden bizim araştırmalarımıza bakarsanız oralarda sizleri nelerin beklediği hakkında fikir sahibi olabilirsiniz.
Biraz önce de dediğimiz gibi bir sonraki postumuzda sizlere Tunalı Hilmi’yi geçmişten bugüne birinci kaynaklardan anlatacağız. Yeniden görüşünceye dek hoşçakalın. 1944. cadde böyle desek tabi ki hiçbir şey ifade etmeyecek çünkü herkesin yolunun defalarca düştüğü ancak isim olarak sadece bir sayı verilmiş gizli güzelliklerle dolu bir sokak. Bu yazımızda size arka sokaklarda kalan cafelerden, sanat galerisine, karnınızı doyurmak için senelerdir sokağın nöbetini tutan simitçi dükkanından, hala kendini eskilerden alamayan müstakil evlere kadar her şeyi sizler için sorduk soruşturduk. İsterseniz sizi yani Ankaraseverleri daha fazla bekletmeyelim ve turumuza başlayalım. Arka Sokağa Bakalım DiyenlerEskiden Ankara insanının vazgeçemediği buluşma noktalarından biri olan Galleria şimdilerde de öyle çünkü sokağa çıkma kısıtlamasında bile araç yoğunluğuyla bizi şaşırttı. Bu sokağı özel yapan şey aslında son zamanlardaki popülaritesi. Özellikle Ankara'nın sıcak yaz akşamlarında cıvıl cıvıl oluyor. Sadece Ümitköy'de ikamet edenlerin değil aynı zamanda şehrin birçok farklı yerinden seveni var bu sokağın. Her kesime, her zevke hitap eden, her adımda yeni tatlar keşfedebildiğiniz aynı zamanda saatler süren neşeli kahkahaların yankılandığı bir sokak burası. Gelin daha detaylı tanıyalım.. Karnımız Acıktı DiyenlerBu sokağa gelen insanların elbette ki ilk hedefi lezzetli bir yemek yiyip karınlarını doyurmak oluyor. Sokak bu anlamda oldukça zengin. Uzak doğu mutfağı tercih edenler için ilk olarak renkli tasarımıyla China Bloom karşılıyor bizi. Sushileri ve özellikle tavuk yemekleri oldukça lezzetli, bir gelen bir daha vazgeçemiyor. Restaurantın iç tasarımı da oldukça şık ve konsepte uygun, fotoğraf çekinmeyi sevenler için ufak bir tüyo :) Türk mutfağından vazgeçemeyenler için ise hemen yanında Çukurağa Sofrası bulunuyor. Lezzetli kebap çeşitleri ve tadı damakta bırakan meze çeşitleriyle Ümitköy halkının sevdiği bir restaurant Çukurağa Sofrası.Son olarak pizzadan vazgeçemeyen İtalyan sevdalıları için harika bir seçenek olan Pizza Locale özellikle bizim de severek tercih ettiğimiz bir mekan. İddia ediyoruz, Pizza Locale'den bir kere yediniz mi bir daha başka yerden yemeyeceksiniz :) Butik Cafe Severim DiyenlerGelelim bu sokağı çekici kılan şirin butik kafelere. İlk olarak sokağa girdikten hemen sonra sağınızda kalan, içinde 53. Noter'i de barındıran çıkmaza uğrayalım. Burası sadece Ümitköy sakinlerinin değil bütün Ankaralılarının severek geldiği ve saatlerce oturup keyif yaptığı Turta Home Cafe'ye de ev sahipliği yapıyor. Turta'nın bu denli geniş bir kitleye hitap etmesinin birkaç sebebi var elbette. Bunlardan ilki el yapımı, lezzetiyle herkesin favorisi olan cheesecakeleri. Cheesecake sevmeyenler için farklı tatlı çeşitleri de mevcut. Aynı zamanda iç tasarımı size sıcak ev ortamını ve kasıntı olmayan samimi bir atmosferi de sunuyor. Ancak buraya gidecek olanlara bizden bir dost tavsiyesi. Elinizi çabuk tutun yoksa gittiğinizde tatlılar çoktan bitmiş olabilir. E o zaman şey diyebilir miyiz? Zil sesi duyuldu yarış başlasın!!! Ben Nereye İşim Oraya Diyenler53. Noter de yine bu sokakta bulunuyor. Fazla kabalık olmaması ve Galleri'nın otoparkının kullanılabiliyor olması sebebiyle diğer noterlere nazaran daha sakin bir havası var. Burada işinizi hallettikten sonra günün stresini biraz olsun atmak için hemen yanında bulunan Ror Cafe'de bir cortado içmek size iyi gelebilir. Tasarım Benim Her Şeyim DiyenlerSokağın birçok farklı ruhu var ancak kabul edelim buradaki rengarenk dış dizaynıyla We Design en dikkat çekici yer olarak karşımıza çıkıyor. İç mimar Selin Heper tarafından kurulan ve sokağa farklı bir hava katan We Design, hem tasarım ürünler bulabileceğiniz bir mağaza hem de ofisinizin, evinizin veya kafenizin iç tasarımı için yardım alabileceğiniz bir mimarlık bürosu. Özgün, modern ve size özel bir şeyler olsun istiyorsanız We Design'ı tercih edebilirsiniz. Benim Ruhum Bu Çağa Ait Değil DiyenlerBuradaki bazı evler butik cafelere dönüşmüş olsa da birçok evin içinde hala yaşayanlar var. Mutluköy Sitesi adının hakkını veriyor çünkü burada yaşayanlar hayattan zevk almasını, hayatın renkli tarafını görmeyi iyi bilen insanlar. Artık kalabalıklaşmış olsa da burada yaşamayı seven, yıllardır aynı adreste ikamet eden sakinleri var Mutluköy Sitesi'nin. Eskinin o huzur veren bir o kadar da renkli dünyasını hala yaşayan ve yaşatan Mutluköy sakinleri arka arkaya dizilmiş antika arabalarla bize bunu kanıtlıyor aslında. Sokağa, eğer site sakini değilseniz, girmek yasak ancak elbette yürüyerek girebiliyorsunuz. Temiz havada şöyle bir yürüyüş yapalım derseniz bu minik bir o kadar da renkli sokağı tercih edebilirsiniz. Mutluköy sitesi oldukça geniş bir alana yayılmış dolayısıyla da bir yerden girip çok farklı bir yerden çıkarsanız şaşırmayın :)) Eee Yavaş Yavaş Günün Sonu Geldi DiyenlerCassetta 20 yılı aşkın bir süredir gündüz cafe akşamları da pub olarak hizmet veren küçük ama eğlencesi bol bir mekan ve sokağın aslında en canlı yeri diyebiliriz. Gündüz bile burada müzik sesini duyabilirsiniz ki bundan kimsenin şikayeti yok. Gün geceye döndüğünde sohbetlerin ortağı olmak için senelerdir yerini koruyor. Cumartesi geceleri 80'ler gecesi, çarşamba geceleri ise 90'lar. Dolayısıyla her telden gecelerinize renk katmak için ideal bir mekan. Daha sakin, şık bir mekanda vakit geçirmek isteyenler için hemen yanında Lee Harways restaurant var. Fine-dining kültürünü de tecrübe edebileceğiniz, arkadaşınızla, sevgilinizle veya ailenizle güzel ve şık bir akşam yemeği yiyebileceğiniz bir mekan. Bu sokakta genelde, müzik dinlerken yemek yiyebileceğiniz, dans edebileceğiniz küçük ama nezih ve bir o kadar da güvenli mekanlar var. Aslında bu da Galleria'nın arka sokağının neden özel olduğunun bir başka kanıtı. Biraz Daha Butik Cafe Seçeneği Lazım Diyenlere Yine renkli bir o kadar da şirin bir sokaktayız. Burası Mutluköy sitesinin bir başka bölümü aynı zamanda Galleria'nın arka sokağında bir başka çıkmaz. Burada isterseniz Grey'de bir kahve ve Grey'in lezzetli el yapımı kurabiyelerinden tadabilir isterseniz Kajun'da keyifli bir öğlen yemeği yiyebilirsiniz. Kajun daha çok tavuk yemeklerinin olduğu bir mekan, lezzetli her bütçeye uygun aynı zamanda renkli tasarımıyla da oldukça keyifli. Grey kafe ise şık, butik bir o kadar da sakin ve kafa dinleyebileceğiniz tatlı bir kafe. Simitçisi Olmayan Ankara Sokağı Mı Olurmuş DiyenlerSimitçii bizi sokağın sonunda karşılıyor ve aslında sokağın en eski mekanlarında biri. Senelerdir değişmeyen yeriyle birçok ailenin pazar kahvaltılarına konuk olmuştur simitleri (tabi sonra da midelerine). Şimdilerde pandemiden dolayı gel al şeklinde hizmet verseler de normalde yarı uykulu gidilen mekanlardan bir tanesi idi. Her gün taze ve sıcak simit bulabileceğiniz bir mekan. Sadece Ümitköy sakinlerinin değil, lezzeti tüm Ankara'ya yayılmış her semtten müşterisi olan bir yer Simitçii. Artık Herkes Kadın Gücünü Görecek DiyenlerSokaktan tam çıkacakken Ümitköy Kadınlar Lokali gözümüze çarptı ve sizinle burayı da paylaşmak istedik. 10 sene önce Ankara Büyükşehir Belediyesi tarafından kurulan ve kadınların sosyalleşebileceği keyifli vakit geçirebileceği aynı zamanda yeni şeyler öğrenebileceği bir yer burası. Kadınların sosyal hayattaki varlıklarını koruyabilmeleri için çalışmaları olan ve bu alanda da başarılı olmuş bir lokal burası. Var olan bir villa içine kurulmuş içerisinde spor salonu, film odası ve çeşitli etkinliklerin yapılabildiği salonlar mevcut. Üye olundu taktirde rahatlıkla gidebileceğiniz, yalnızca Ümitköy'de oturan kadınların değil diğer semtlerden de herkesin gelebileceği bir lokal. Kadının varlığını ortaya koyan ve her konuda destek veren bir yer olması sebebiyle sizinle de paylaşmak istedik. Bugünlük gözlemlerimiz bunlardan ibaret ancak bu yer bizden farklı mutfaklar, çeşitli mimariler ve her ihtiyaca yönelik iş merkezleri ile tam puan aldı. Ancak buraya gelecekler için tek bir önerimiz var park yeri ararken hayatınızdan üç sene feda edebilirsiniz bunu hesap ederek geliniz. Şimdilik hoşçakalın ve kendinize çok iyi bakın.
Kavaklıdere - Kalabalıktan Kaçanlar İçin Bestekar SokakBESTEKAR: Bestekar sokak Ankara’nın tüm ruhunu taşıyan aynı zamanda da tüm insanlara hitap eden birçok dükkanla ruhumuzu dinlendirmek için güzel bir yer. Zaten sokağın adı kendini anlatıyor değil mi? Sahi hiç merak ettiniz mi Bestekar sokak adını nereden almış? Biz sizin için ufak bir araştırma yaptık ve gördük ki bu güzel sokağın adını veren aslında güçlü bir Türk kadınıymış. Cumhuriyetin ilk yıllarında sanata ve sanatçıya verilen önem aşikardır. Nazife Güran da tarihin yazdığı ilk kadın bestekarlardan bir tanesi. O kadar başarılı bir bestekar ki ilk konserini Berlin Radyosunda vermiş. Sonrasında ise sayısız beste ve çıkarttığı plaklarla kariyerine büyük katkılar yapmış. Ancak şu günlerde bestelerine gösterilmeyen ilgiyi o zamanlar doğduğu sokağa bestekar ismini vererek göstermeye çalışmışlar. Bu hikaye bizi oldukça etkiledi çünkü Ankara’nın sokaklarında tarihimize etki eden bir kadının izini görmek yüzümüzü gülümsetti açıkcası. Şimdi biraz da gözlemlerimizden bahsedelim istedik. Ankara’daki en sevilen butik cafelerden biri olan Bonapple ile nasıl tanıştığımızı size anlatmak isteriz. Bir gün ders arasında Kızılay dolaylarındaki işlerimizi halledelim derken zamanın nasıl geçtiğini farketmemiş olucaz ki ringi kaçırmışız. Bizim gibi ringi kaçıran biri de orada beklerken sohbet etmeye başladık ve ringin gelmesine daha çok olduğunu farkedince şurada çok güzel bir cafe var oraya gidelim mi teklifiyle yeni bir arkadaşlığa başladık. Cafe o kadar güzel ki içeride maksimum 6-9 kişilik kapasitesiyle ve leziz mi leziz tatlılarıyla ringi kaçırma stresini unutmuştuk bile. Bu yüzden Bestekar Sokak hep o günü hatırlatır. Tunus Caddesi kadar kalabalık olmasa da sanırım güzel şeylerin tenhada saklanmış hali diyebiliriz bu sokak için. Buraya Puanımız: Görsellik: 6/10 Kalabalık: 3/10 Mimari Yapılar: 4/10 Ulus - Geçmişe Dönüş İçin SamanpazarıSaman pazarı: Evde canım sıkıldı ne yapsak ya dediğimiz anda hadi kaleye doğru gidelim fikri herkesin aklına en az bir kere gelmiştir. Bence oranın kendine çeken bilmediğimiz bir büyüsü var. Rengarenk dükkanları insanın merak duygusunu o kadar körüklüyor ki hepsinin içine girip bakmak çok cazip geliyor. Sanki eski dönemlerde geçen bir dizi setinin içinde ama bu sefer kameralar olmadan yürüyor gibiydik. Sanki her dükkan birbirinin aynısı gibi gözükse de aslında hepsi farklı bir ruh taşıyor gibi. Bir yandan da plakçılardan gelen seksenler dönemi müzikleri o yokuşu tırmanmamıza yardım etti. Aralarda duran tezgahlar, Osmanlı macuncuları, el yapımı ürünlerle bir anda başka bir sokağa çıkmış bir şekilde buluyorsunuz kendinizi. Her dükkanın mimari yapısı o kadar eski ki her taşı tarihin en büyük şahidi. Kim bilir konuşsa neler derlerdi. Yolun sonuna geldiğimizde de bizi hemen bir başka sokak bekliyor ancak buranın karmaşası ve dinginliği bir başka huzur veriyor insanın içine. Pazarı çıktıkça minik ama sevimli kafeler görebilirsiniz. Yokuş çıktığınız için soğuk bir limonata veya bir yorgunluk kahvesi içip dinlenmeniz için ideal yerler olacaktır. İçeri girdiğinizde o sıcaklığı ve aslında eski Ankara ruhunu anında hissedeceksiniz çünkü iç tasarımı, kullanılan renkler ambiyansa uygun olarak kullanılmış. Esnaf da çok içten Saman Pazarı’nda. Her daim gülümsüyor sizi dükkanlarına buyur ediyorlar. Birçok dükkan el yapımı veya doğal ürünler satıyor. Gerçekten Ankara’yı hissetmek istiyorsanız gelmeniz gereken ilk yer burası olmalı diye düşünüyoruz. Buraya Puanımız: Görsellik: 9/10 Kalabalık: 6/10 Mimari Yapılar: 10/10 Bahçelievler - Hareketlilik Sevenler İçin 7. Cadde7. Cadde için Ankara’nın kalbi diyebilir miyiz? Bizce kesinlikle evet. Ankara’ya gelen herkesin en az bir kez yolunun düştüğü bir caddedir kendisi. Upuzun yokuşuyla bizi yorsa da her adımda farklı zevklere hitap eden bir dükkan, sergi veya olmazsa olmaz kültür sanat etkinliklerinin afişleriyle tüm yorgunluğumuzu bir anda unutuveriyoruz. Soldaki midyeci amcanın midyeleriyle Antalya’nın Konyaaltı sahilinde gibi hissederken hemen ilerdeki boyoz satan dükkan size İzmir’i hatırlatıyor hemen. Sanki bir caddede değil de ülkenin her yerini dolaşıyormuşsunuz gibi hissettirebiliyor bu cadde size. Öğrencilerin de hem eğlenip hem de vakitlerini geçirebilecekleri tüm mekanlar yan yana dizilmiş adeta. E oralara kadar gitmişken okulun tüm stresini geri getirmek olmadı değil mi? Biz de olmaz diye düşündük ve karaoke yapabileceğimiz bir mekanda şarkılar söyleyip eğlendik. Tabi bunlar hep işin tatlı kısmıydı biraz da tavsiyelere gelelim. Oraya gitmek istiyorsanız mutlaka toplu taşımayı kullanın derim çünkü trafiğin en yoğun olduğu ve park yerinin bulunmadığı bir cadde. Ancak yine de Ankara ayazını yüzününüzde ellerinizde hissederek yürümek her şeye değiyor. P.S: diyeti bozmak için en ideal mekan oy çokluğu ile Rumeli Çikolatacısı olarak belirlendi içeri girdiğinizde tahta masa ve sandalyelerle geçmiş yüzyıldan kalan tarzı günümüze getirmek konusunda çok başarılılar. İtirazı olan hemen deneyip bize de bir teşekkür mesajı gönderebilir. Buraya Puanımız: Görsellik: 7/10 Kalabalık: 10/10 Mimari Yapılar: 5/10 Anıttepe - Milli Duygularımızı Hatırlamak İçin Ordular, İlk, Hedef, Akdeniz SokaklarıOrdular İlk Hedefiniz Akdeniz İleri:
İnsanların bir şehri sevmesinin en büyük sebeplerinden birisi de tarihidir bunu Ankara’da adım attığınız her sokakta hissedersiniz. Şehir o kadar puslu ve gridir ki sizin de burada yaşamak için müdaleci ruhunuzu her daim canlı tutmanız gerekir. Bazen unuttum desek de aslında her taşı toprağı ve tabi sokakları bize unuttuğumuz gücü fısıldayıverir. İşte Ankara’yı en özel yapan yer Anıtkabir’in etrafındaki sokaklar da bize bir şeyler fısıldıyor. Anıtkabir’i çevreleyen sokakların isimlerini bir araya getirdiğimizde Başkomutanlık Meydan Muharebesi olarak da bilinen Büyük Taarruz Savaşı’nda söylenmiştir. Fikirlerini sadece kendimizde değil sokaklarda da yaşatabildiğimiz için şanslı olduğumuz fikrindeyiz. Oradaki her büfe sanki bu ruhun koruyucusu gibi senelerdir yerini koruyor ve ne zaman kaybolacak olsanız size yer göstermeye devam ediyorlar. Gerçi merak etmeyin sokaklarınızın adı savaşa yön veren sözlerden birinin adı ise size de yön verecektir. Anıttepe’de yaşayan herkes hem semtin hem sokaklarının ne kadar kıymetli bir şeye ev sahipliği yaptığının farkında. Anıtkabir bütün ihtişamı ve asaletiyle bize her daim Ata’mızı hatırlatıyor ve o ruhu derinden hissetmemizi sağlıyor. Ordular, İlk, Hedef, Akdeniz, İleri sokakları da bunun birer kanıtı aslında. Oralara yolunuz düşmüşse hemen yan sokağında Anıtkabir'i de ziyaret etmeyi unutmazsınız diye düşünüyoruz. Buraya Puanımız: Görsellik: 4/10 Kalabalık: 3/10 Mimari Yapılar: 5/10 SELAM HERKESE!! Gezmeyi, yeni yerler görmeyi, gezerken sadece görmeyip aynı zamanda oranın ruhunu anlamayı seven biz iki arkadaş, Zeynep ve Esra, sizlere oturduğunuz yerden bunların hepsini yaşatmayı amaçlıyoruz. Son 1 yıldır içinde bulunduğumuz bu durumdan biraz olsun sizleri çekip çok farklı dünyalara götürmek istiyoruz. Canımız sıkıldığında şöyle bir çıkıp hava almak, bir yerleri gezip görmek artık neredeyse herkes için bir lüks haline geldi. Fakat her ne olursa olsun, doğası gereği insan yeniyi tanımayı bilmediğini öğrenmeyi hayatından çıkaramaz. Biz de tam bu yüzden buradayız. Ankara hepimiz için farklı anlamlar taşıyan çok güzel bir şehir. Sokakları denize dökülmese de, o sokakların ruhu bile yetiyor çoğu zaman. Herkes için farklı anlamlar farklı anılar taşıyan, çok güzel ve huzurlu aynı zamanda çok da keyif alabileceğimiz ve her sokağı karış karış gezeceğimiz bu keyifli yolculukta sadece fotoğraf ve yazılarla kalmayıp aynı zamanda size oraları gezmişsiniz hissi oluşturmak istiyoruz. Saman Pazarı'ndan 7. Cadde’ye, Bestekar sokaktan daha nice meşhur Ankara sokaklarına size alıp götüreceğimiz bu seride umarım siz de çok keyif alırsınız. Şimdilik hoşçakalın ve ilk yolculuğumuz için takipte kalmayı unutmayın!
|
YazarlarZeynep Büyükmanav |